Savunma Hakkı, Vicdani Kanaat ve Gerekçeli Karara Ulaşma Hakkı
Gerekçeli karar hakkı, AİHS’nin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının altında düzenlenen adil bir şekilde dinlenilmek hakkından AİHM tarafından türetilen zımni teminatlardan biridir. Buna karşında savunma hakkı, AİHS’nin 6/3-c maddesinde açık bir teminat olarak düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm uyarınca bir suç ile itham edilen herkes: “Kendi kendini müdafaa etmek veya kendi seçeceği bir müdafii veya eğer bir müdafi tayin için malî imkânlardan mahrum bulunuyor ve adaletin selâmeti gerektiriyorsa, mahkeme tarafından tayin edilecek bir, avukatın meccani yardımından istifade etmek” hakkına sahiptir. Hükümde düzenlenen üç ayrı hak vardır. Bunlar; “kendini bizzat savunma hakkı”, “avukat seçme hakkı” ve “bir avukatın hukuki yardımından ücretsiz faydalanma hakkı”dır. Dolayısıyla gerekçeli karar hakkı esas olarak savunma hakkından bağımsız bir teminattır. Öte yandan, savunmanın ileri sürdüğü argümanların dikkate alınıp alınmadığını görebildiği yer, kararın gerekçesidir. Çelişmeli bir muhakemede savunmanın amacı, dosyaya giren bilgi ve belgeleri öğrenerek, bunlar üzerinde yaptığı yorumlarla yargılama makamını etkilemektir. Bu sırada savunma, silahların eşitliği ilkesinin bir gereği olarak iddia makamı karşısında ciddi bir şekilde dezavantajlı konumda bırakılmamalıdır. Görüldüğü üzere gerekçeli karar hakkı her ne kadar bağımsız bir teminat olsa da, adil yargılanma hakkına ilişkin diğer zımni ve açık teminatlarla yakın bir ilişki içerisindedir. Bu tebliğde, gerekçeli karar hakkının hem CMK hem de AİHS’deki düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle savunma makamı bakımından önemi ve makamın yaptığı işlemlere etkileri tartışılacaktır.